Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Türkiye’nin savunma gücü 7 milyar dolar seviyesinden, kısa sürede 10 milyar doların üzerine çıktı”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Türkiye’nin savunma gücü 7 milyar dolar

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Türkiye’nin savunma gücü 7 milyar dolar seviyesinden, çok kısa bir süre içinde 10 milyar doların üzerine çıktı” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul’da düzenlenen TRT World Forum 2025’in “Stratejik Özerkliğin İnşası, Türkiye ve Küresel Savunma Paradigması” panelinde konuştu. Bu yıl 9’uncusu düzenlenen forum İstanbul’daki bir otelde başladı. İki gün boyunca küresel konuların masaya yatırılacağı forumun açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ’Stratejik Özerkliğin İnşası: Türkiye ve Küresel Savunma Paradigması’ başlıklı oturumun açılış konuşmasını yaptı.

Türkiye’nin küresel savunma vizyonuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Türkiye şu anda bir güç halinde ve küresel bir şekilde de mimari bir yapı oluşturuyor. Şu anda bağımsız politika vizyonlarımızla birlikte yapıcı bir yol oluşturmak istiyoruz. Tabii ki ülkeler kendi savunma kapasitelerini artırmaya devam ediyor. NATO’nun kolektif güçleriyle birlikte, özellikle müttefiklerimizle burada teknolojik inovasyonu görüyoruz. Stratejik özerkliğin de birlikte var olabileceğini gözlemliyoruz ve burada uluslar için bir model oluşturuyoruz. Bağımlılık olmadan bir güç oluşturulabileceğini de görüyoruz” dedi.

“Savunma ürünlerinde yüzde 20’den yüzde 80’e artış gördük”

Küresel alanda güçlü olmanın önemine dikkat çeken Yılmaz, “Günümüzde artık hem kendimiz güçlü olmalıyız hem de üretim yapmamız gerekiyor. Bu anlayış, Türkiye’nin stratejik özerkliğinin temelinde yatıyor. Güç olmadan adaletin sürdürülemez olduğunu görüyoruz. Özellikle Gazze ve Suriye örneklerinde Türkiye’nin tarihi tecrübeleri, uluslararası kurumların da ötesine geçti. Son yıllarda Türkiye bu felsefeyi politikalara dönüştürdü. Savunma ürünlerinde yüzde 20’den yüzde 80’e bir artış gözlemledik. En önemli sektörlerde değişimi 21’inci yüzyılda gördük. Donanım dışında, Türkiye’nin savunma sektörü ulusal bir dil de gösterdi. 250 binden fazla şirket, binlerce genç profesyonel ve uzman ile ilerledik. 180’den fazla ülke ile birlikte çalıştık. Türkiye’nin savunma gücü 7 milyar dolar seviyesinden, çok kısa bir süre içinde 10 milyar doların üzerine çıktı. Bu süreçte, değer eklenmiş ekonomi hedeflerimize doğru ilerlediğimizi gözlemliyoruz ve etkilerini görüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Yerli sistemlerimiz stratejik bağımsızlığımızı temsil ediyor”

Savunma sanayisindeki yerli üretimin önemine vurgu yapan Yılmaz, “Savunma sektörü sadece güvenlik için değil, bağımsızlık politikaları için de kritik öneme sahip. Türkiye’de araç üretimleri yeniden hayata geçti ve küresel olarak da çok daha fazla ilerleme kaydedildi. Yerli platformlarımız; Bayraktar, HÜRJET, ATAK, TCG Anadolu, ATMACA ve GÖKDOĞAN gibi sistemlerle yalnızca teknolojik başarılarımızı değil, stratejik bağımsızlığımızı da temsil ediyor. İlk Altay tankları tekrar Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edildi ve Türkiye’nin savunma modernizasyonu çabalarında tarihi bir ana imza atıldı” diye konuştu.

Türkiye’nin terörle mücadelesi ve bölgesel alandaki güvenliğe değinen Yılmaz, “FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi sürekli devam eden tehditlerden kurtularak bölgesel güvenliği sağladığımızı görüyoruz. Türkiye, gelişmiş savunma mekanizmalarıyla diplomatik seviyede de yeni bir katmana geçiyor. Rusya ve Ukrayna arasındaki görüşmelerden başlayarak, Karadeniz’e gönderilen yeşil tedariklerle Türkiye, çatışma sonrası istikrarın sağlanmasına ve yeniden inşasına katkıda bulundu. Ayrıca insani yardımlar ve ateşkesler aracılığıyla Türkiye, güvenlik ile siyasetin birbirine zıt olmadığını, aksine birbirini besleyerek ortak sorumluluk oluşturabileceğini gösterdi” şeklinde konuştu.

“Maalesef Netanyahu yönetimi, mevcut kırılgan ateşkesi bozma çabası içinde ve sürekli bahaneler arıyor”

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin de konuşan Yılmaz, “Maalesef Netanyahu yönetimi, mevcut kırılgan ateşkesi bozma çabası içinde ve sürekli bahaneler arıyor. Uluslararası topluluk, müdahalede çok geç kaldı ve insani yardım için barışçıl bir ortam oluşturmakta gecikti. Uzun vadeye bakacak olursak, Gazze’nin yeniden inşasında gecikmeler yaşandı, durum hala çok kırılgan. Uluslararası toplulukta katkı sağlayan ülkeler, bu anlaşmanın bozulmasına katkı sağlayan ülkelerin farkında olmalı. Türkiye olarak elimizden geleni yapıyoruz, ateşkesi güçlendirmek ve insani yardımı yeterli şekilde sağlamak için çalışıyoruz” dedi.

Yılmaz, “Türkiye olarak tek başımıza daha adil bir dünya oluşturamayız. Müttefiklere ihtiyacımız var, daha çok uluslararası diyaloğa, iş birliğine, katılımcılara ve partnerlere ihtiyacımız var bu yeni düzeni kurmak için. Bu tek bir merkezi güçten gelen bir düzen olmayacak, iş birliği ile ilerlememiz gerekiyor. Bu nedenle uluslararası toplantıların yapılması ve farklı bakış açılarını öğrenmek, bölgemizin ve küresel durumların geleceği açısından çok önemli” diye konuştu.