Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Emine Erdoğan: “Sof kumaşının desenlerindeki zevkiselim ve dokumasındaki ustalık, onu 16. ve 17. yüzyıllarda dünyaca tanınan bir kumaş haline getirmiştir”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, sof kumaşın desenlerindeki

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, sof kumaşın desenlerindeki zevkiselim ve dokumasındaki ustalığın onu 16. ve 17. yüzyıllarda dünyaca tanınan bir kumaş haline getirdiğini belirterek, “Bugün dokuma tezgahlarında tekrar sof kumaşı dokumak, ’medeniyetimizin ruhunu, başarısını, kimliğini ve belleğini dokumak’ demektir” dedi.

Emine Erdoğan’ın himayesinde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde düzenlenen “Anadoludakiler: Sof’un Zamansız Yolculuğu” sergisi açıldı. Programda konuşan Emine Erdoğan, sof kumaşın Ankara’nın taşına, toprağına sinmiş bir hafıza, asırlara yayılmış bir kültür birikimi olduğunu belirtti. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ankara Valiliği, Ankara Kalkınma Ajansı ile Ankara El Sanatları ve Tasarım Merkezinin unutulmaya yüz tutmuş bu mirası büyük bir emekle hayata döndürdüğünü belirten Erdoğan, onu müze vitrinlerinden çıkarıp usta ellerle buluşturduklarını, medeniyete karşı takdire şayan bir vefa örneği gösterdiklerini söyledi. Emine Erdoğan, emeği geçenleri içtenlikle kutladığını belirterek, “Biliyorum ki bu büyük çaba, millet olarak köklerimizi diri tutmak, bizi biz yapan özümüzü ve kültürümüzü geleceğe taşımaktır. Ayrıca, projede yer alarak, ’sof dokuma usta öğretici’ unvanı kazanan hünerli kadınlarımızı gönülden tebrik ediyorum. Ankara’nın sof mirası artık onlara emanettir” dedi.

Ankara’ya gelen seyyahların bu hayranlığı seyahatnamelerinde kaleme aldıklarını ve sof kumaşın zarafetini övmekle bitiremediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Mesela, 1618’de Ankara’da bulunan Polonyalı bir seyyah, ’Buradaki şehir halkının hepsi sofçulukla uğraşır, iyi cins sof dünyanın her tarafına buradan dağılır’ diye yazmıştır. 1640’larda Ankara’ya gelen Evliya Çelebi, ’Bu kumaş Ankara’ya özgüdür, dünyanın hiçbir yerinde üretme olanağı yoktur. Kadın-erkek herkesin işi, tiftikten kumaş dokumaktır. Hatta, Ankara’dan eğrilmiş iplik alalım, Fransa’ya götürelim, tiftik kumaşı üretelim dediler, ama dokudukları şey yine sof olmadı’ diye ifade eder. Tarih boyunca pek çok seyyah ve tüccarın uğrak yeri olan Ankara ve çevresinin üretim ve ticaret faaliyetleri, 300 yıl boyunca sof üretimi etrafında şekillenmiştir. Sof kumaşının desenlerindeki zevkiselim ve dokumasındaki ustalık, onu 16. ve 17. yüzyıllarda dünyaca tanınan bir kumaş haline getirmiştir. Bilhassa İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde çok rağbet görmüş, seçkin çevrelerin ve kent kültürünün ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bunlar, sadece tarihi notlar değil, Ankara’nın yüzyıllar boyunca taşıdığı bir gururun kayıtlarıdır. Görüyoruz ki, tiftik keçisi ve sof kumaşı, Ankara’nın alametifarikalarıdır. O nedenle bugün, dokuma tezgahlarında tekrar sof kumaşı dokumak, medeniyetimizin ruhunu, başarısını, kimliğini ve belleğini dokumak demektir.”

“Kültürel miras savunuculuğu, hepimiz için bir misyon ve bir vefa borcudur”

Emine Erdoğan, geçen yıl ayrıca Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla “Anadolu’dakiler Projesi”ni başlattıklarını hatırlatarak şunları ifade etti:

“İstedik ki ilk dokumanın yapıldığı, ilk ekmeğin piştiği, ilk parşömenin üretildiği, ilk resmin çizildiği, ilk masalın anlatıldığı Anadolu’nun zenginliğini geleceğe aktaralım. Göbeklitepe’nin, Çatalhöyük’ün, Mezopotamya’nın, insanlığa bıraktığı ortak mirası ihya edelim. Çünkü Anadolu, Hititlerden Romalılara, Selçuklulardan Osmanlılara kadar, pek çok medeniyete ev sahibi olmuş, kadim bir yurttur. O yüzden, bizler, medeniyetimizi oluşturan, her ilmeği, her rengi, her motifi, her zanaatı korumalı ve yaşatmalıyız. Kültürel miras savunuculuğu, hepimiz için bir misyon ve bir vefa borcudur. Yeri gelmişken, zanaatlarımızın ve geleneksel sanatlarımızın, bilhassa gençler için, tercih edilen birer kariyer seçeneği haline getirilmesi gerektiğini de ifade etmek isterim. Eğer, geleneksel olanı, ruhunu ve özünü koruyarak modern tasarımlarla yorumlarsak, inanıyorum ki gençler de bu sanatlara kayıtsız kalmayacaktır ve böylece, geleneksel sanatlarımız, yaşatılan birer miras haline gelebilecektir.”

“Sof, o kadar özel bir kumaş ki, başlı başına bir zarafet şöleni sunuyor”

Emine Erdoğan, tüm dünyada yerel, otantik ve doğal ürünlere olan talebin günbegün arttığını, “yavaş ve sürdürülebilir moda”ya yönelik büyüyen bir ilginin olduğunu söyledi.

Emine Erdoğan, konuşması öncesinde 35 parçalık koleksiyondan oluşan “Anadoludakiler: Sof’un Zamansız Yolculuğu Sergisi’nin açılışını yaparak, ürünleri inceledi. Emine Erdoğan, konuşmaların ardından sunuculuğunu Ebru Akel’in üstlendiği ve sof kumaşından 35 kıyafetin yer aldığı defileyi izledi. Defilenin son kıyafetini eski Türkiye ve dünya güzeli oyuncu Azra Akın davetlilere sundu.

Programa Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve eşi Pervin Ersoy, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un eşi Sevgi Kurtulmuş, Ankara Valisi Vasip Şahin ve eşi Şeyma Şahin, Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Duhan Kalkan, moda tasarımcıları, moda dergilerinin yayın yönetmenleri ve kadın giyim sektöründen firma temsilcileri katıldı. Program sonrasında Emine Erdoğan ve davetliler aile fotoğrafı çektirdi. Sergi ve defile sırasında Anadolu Medeniyetleri Müzesinin duvarlarına sof kumaşının yolculuğunu anlatan görüntüler yansıtıldı.